top of page

İşitsel Bellek ve Dil Edinimi


İşitsel belleğin gelişimi, dil edinimi süreciyle iç içe geçmiş bir şekilde olup dil gelişimi ve işleme sürecimizin kritik bir bileşenidir. Aşağıda, işitsel belleğin gelişimi ile dil edinimi arasındaki ilişkiyi keşfedeceğiz ve bu iki bilişsel gelişim yönünün birbirleriyle nasıl iç içe geçtiğini ve birbirlerini nasıl etkilediğini inceleyeceğiz.


İşitsel bellek, duyduklarımızı hatırlama ve anlama yeteneğini ifade eder. Dil edinimi bağlamında bu bellek türü, hayatın en erken evrelerinden itibaren oldukça öneme sahiptir. Doğumdan önce bile bebekler, dış ortamdaki dilin seslerini ve ritimlerini, özellikle annenin sesini algılamaya ve hatırlamaya başlar. Bu erken maruiyet, dil tanıma ve anlamayı oluşturan temeli oluşturur. Bebekler büyüdükçe işitsel bellekleri, fonolojik gelişim için hayati olan farklı sesleri ayırt etmelerine yardımcı olur. Konuşma dilindeki fonemler gibi belirli sesleri ayırt etme ve hatırlama yeteneği, dil gelişiminin erken aşamalarında önemli bir adımdır ve kelime, cümle gibi dilsel yapıların oluşumuna yol açar. Güçlü bir işitsel bellek, fonemlerin, yani en küçük sesbirimlerinin, kelimeleri oluşturmak için nasıl birleştiğini anlama - fonemik farkındalık - için temeldir. Örneğin, “kedi” kelimesinin /k/, /e/, ve /d/ gibi farklı seslerden oluştuğunu anlamak, etkili işitsel belleğinin bir sonucudur. 


Çocuklar dil gelişimlerinde ilerledikçe, işitsel belleğin rolü daha belirgin hale gelir. Agulamadan sözel iletişimin erken evrelerine geçerken, işitsel belleği rolü giderek daha görünür hale gelir. Bu dönemde çocuklar, sesleri anlamlarla eşleştirmek için işitsel belleklerinden beslenirler. Örneğin, bir çocuk "süt" kelimesinin sesini temsil ettiği nesneyle yani sütün kendisiyle ilişkilendirir. Bu ilişkilendirme, kelime hazinesi gelişiminin kritik bir yönüdür ve sesleri hatırlama ve tanıma yeteneğine dayanır. İşitsel bellek, kelimelerin ve ifadelerin akılda tutulmasından sorumludur, bu da kelime hazinesi genişletme ve dil yapısını anlama için esastır. Özellikle çocuklar daha karmaşık konuşmalara katılmaya başladığında veya okumayı öğrenmeye başladığında bu durum belirgin bir hal alır. Diğer yandan, okuma da genellikle görsel bir beceri olarak algılansa da, harflerin ve harf kombinasyonlarının temsil ettiği sesleri hatırlama yeteneği  büyük ölçüde işitsel bellekle ilgilidir. Dolayısıyla güçlü bir işitsel bellek, okuma becerilerinin gelişimine de yardımcı olur, çünkü çocuklar yazılı metni önce sözlü dil üzerinden öğrenirler. 


Fonem tanımanın da ötesinde, işitsel bellek dilin ritmini ve tonlamasını anlamak için kritiktir. Dilin tonal varyasyonları, vurgu desenleri ve ritmi tümüyle işitsel bellekte depolanır ve işlenir. İşitsel hafızanın bu yönü, Mandarin veya Vietnamca gibi ton özelliklerine sahip dilleri öğrenirken özellikle önemlidir; bu dillerde ton, kelimelerin anlamını değiştirebilir. Tonlamasız dillerde ise işitsel hafıza, tonlama ve vurgu desenleri aracılığıyla iletilen konuşmanın duygusal bağlamını ve inceliklerini anlamada yardımcı olur.


Çift dilli veya çok dilli dil ediniminde işitsel belleğin önemi daha da belirgin hale gelir. Birden fazla dil öğrenen çocuklar, her dilin farklı seslerini ve kurallarını ayırt etmek için işitsel belleklerini kullanmak durumundadır. Bu, yalnızca dilsel bilginin depolanması değil, aynı zamanda diller arasında sorunsuzca geçiş yapabilme yeteneğini de gerektirir - bu sürece kod değiştirme denir. Çift dilli çocuklar sıklıkla işitsel bellekte ileri gelişme gösterirler, bu da onların dilleri etkili bir şekilde ayırt etmelerini ve zihinlerinde diller arasında deyim yerindeyse gezinmelerini sağlar. 


Ayrıca, işitsel belleğin gelişimi, dil ediniminin hızını ve başarısını etkileyebilir. Güçlü işitsel bellek becerilerine sahip çocuklar genellikle dili daha hızlı ve etkili bir şekilde edinirler. Sıklıkla konuşulan dili daha iyi anlarlar, yeni kelimeler öğrenirler ve dilbilgisi kurallarını uygularlar. Bunun tersine, işitsel bellekle ilgili zorluklar, dil gelişiminde problemlere yol açabilir, örneğin konuşmada gecikmelere, kelime bulmada güçlüklere veya karmaşık cümleleri anlamada sorunlara neden olabilir. Bu nedenle, işitsel belleği erken yaşlardan itibaren beslemek dil gelişimi için faydalıdır.


Dil öğrenmede işitsel belleğin rolü sıkça vurgulanır. Öğretmenler veya bakımverenler, tekrar, kafiye ve ritim gibi çeşitli teknikleri kullanarak bu beceriyi güçlendirebilirler. Bu yöntemler, çocuğun dil kavramlarını hatırlamasını ve anlamasını kolaylaştırır. Ayrıca, şarkı ve tekerlemelerin kullanılması çocuklar için sadece eğlenceli değil, aynı zamanda işitsel belleği pekiştirme ve böylece dil edinimine yardımcı olma açısından etkili bir araçtır.


İşitsel belleğin gelişimi, dil edinimiyle derinden ilişkilidir. İlk sesleri tanımadan dilbilgisi ve anlatıları kompleks bir şekilde anlamaya kadar birçok şekilde edinimi destekler. Bu nedenle, işitsel belleğin geliştirilmesi, sadece dil gelişimi için değil, aynı zamanda genel bilişsel gelişim için de önemlidir. Çocuklarda işitsel belleğin gelişimini tanıma ve destekleme, daha etkili ve derinlemesine dil edinimine yol açabilir, ömür boyu iletişim becerileri için temel oluşturabilir.


References

Guasti, M. T. (2002). Language acquisition: The growth of grammar. The MIT Press.

Harley, T.A. (2013). The Psychology of Language: From Data to Theory (4th ed.). Psychology Press. https://doi.org/10.4324/9781315859019

bottom of page